Monthly Archives: Haziran 2012

Cemile ve Ali :(

Biz denizciye gönül verenlerin favori dizisidir Öyle Bir Geçer Zaman Ki…

Dizi ilk çıktığı zamanlar denizci sevgilim yoktu tabi biz gördük Ali Kaptan’ı aldatan, dayakçı pislik bir adam tövbeler olsun denizciyle asla sevgili bile olmam diyordum izlerken hele ki o Carolin sahnelerinde maffoluyordum hem ağlıyor hem de sinirleniyordum. Her ne kadar dizi de olsa etkiliyor işte. Dizi manyağı da değilim o kadar işten geliyorum yorgun argın nereyi açsam bir dizi biz Türk milleti olarak da böyle demagojilere bayılırız ya ondan herhalde dizilere kan çekiyor 😀 Neyse ki 2 senedir aralıksız izlerim diziyi. Sevgilimle tanışınca çok korkmuştum ne ayak şimdi ya her limanda varsa bir Carolin diye. Neyse ki kandırdı beni aşık etti kendine çok şükür öyle durumlar da yok 😉 Ancak ben Carolin li her bölümde sevgilimle telefonda kavga ediyordum o da gülüp duruyordu halime hatta bir ara diziyi yasaklamaya bile kalktı 😀

Ama bu sezon Ali Kaptan’ın vedası işte orada saatlerce ağladım. Pişman olan hırçın denizlerin Ali Kaptan’ıydı o. Yıkılmaz vazgeçmez gözü kör olan Ali Kaptan. Veda ediyor. Hele ki Cemilenin Aliii diye bağırıp kendini dışarı atması yerlere düşmesi orda yüreğim parçalandı. Sevgi böyle işte ne yaparsa yapsın o kötü adamı seviyordu Cemile… Zamanı geri alamıyoruz alabilseydik neleri düzeltebilirdik değil mi ?

Yazıyı yazarken bile gözlerim doldu… En büyük seferine denizlere döndü Ali Kaptan…

Categories: Seferlerimiz | Yorum bırakın

Deniz

Denize denizden bakmakla karadan bakmak arasındaki farkı bilir misin…?

Deniz;
Elveda demenin buyrukluğunu mavinin tonlarıyla avutmaktır…
Sevdiklerinden her saniye uzaklaşıp yine her saniye onları göreceğin güne yaklaşmaktır…
Özlemin adını sözlükten daha iyi telaffuz etmektir…
Sensizliğe şiirler yazmaktır…
Dört mevsimi bir bavula sığdırmaktır…
Hayal bile edemeyeceğin uzakların o kadar da uzak olmadığını bilmektir…
Maviyle yeşilin sarhoş olduğu yeri 360 kertede görmektir…
Kimsenin bilmediği bir dili konuşmaktır…
Yakamozun her rengini görmektir…
Yokluğunda sevgi gibi acıtmasıdır…

Deniz;
En kara bulutları en sert rüzgarları en büyük dalgaları insanlarla uğraşmaya tercih etmektir.
Sancak ve iskeleyi adını bilmediğin bir yıldızdan almaktır…
Gerçek Kuzeyi bilmektir…
Ülkeni dünyanın her yerinde temsil etmenin gururudur…
Kendi yazdığın efsanelerin başrolünü oynamaktır…
“Her limanda bir sevgili” deyiminden nefret etmektir…

Deniz;
İnsanın düşünce balonlarıyla dolaştığı yerlerdir…
Deniz tutmasını alkol sarhoşluğuna benzetmektir…
Yokluğun aslında nasıl bir erdem olduğunu keşfetmektir…
Fırtınanın hayallerini yenemeyeceğine inanmaktır…
Ufka bakıp dünyayı küçümsemektir…

Deniz;
Hep geleceği düşünüp bugünü harcamaktır…
Keşke belki gibi kelimeleri aklından çıkartmaktır…
Uykulardan kanter içinde uyanıp dua etmektir…
Sabretmenin erdemidir…

Deniz;
Tanrıyla buluşmaktır…
İnsanın inandığı her şeyin aslında bir yalan olduğuna inanmaktır…
Ölmekten korkmamaktır…
Hayatında bir kere bile olsa gidip dönmemeyi düşünmektir…

Deniz;
Doğumlara ve ölümlere geç kalmaktır…
İnsanın yalnız doğduğunu ve yine yalnız öleceğini hatırlamaktır…
Bir son varsa sonuna kadar gidilecek yerdir…

Deniz;

İNANMAKTIR!
YAŞAMAKTIR!
SEVMEKTİR!
ÖLESİYE SEVMEKTİR!

Şimdi söyle sen karadaki denizi sevdiğini mi zannediyorsun?

çok beğendim ben bu yazıyı çok kim yazdıysa yüreğine sağlık 🙂

Categories: Denizcilik | 2 Yorum

Ebru ve Denizcisi Taha

Denizci sevgileri arkadaşlarımdan biri de Ebru 🙂 İkinci olarak tanıştığım denizci sevgilisi. Ebru da grubumuzun çılgın aşığı 😀 Denizcisinin adı da Taha.Taha’nın da kısatılmış ismi YTT Y nedir biliyorum T yi de biliyorum son harf olan T nedir bilmiyorum sanırım soyismi 😀 Ebru ile Taha’nın 2 yıllık bir ilişkileri var. Taha Yasa’nın H.Mulla gemisinde görev alıyordu.Taha eniştemiz kaptan.Denizcilik hayatında henüz daha yolun başında. Gün gelecek Allah nasip ederse Süvari de olacak sanırım 35 yaşında da denizciliği bırakacak Ebru bırakacak diyorsa bırakacaktır çünkü en son konuştuğumda çok kararlıydı. Ebru olacak derse o olur 😀 Denizci sevgililerinde ilk Ebru ile internet üzerinden tanıştım diğer arkadaşları sonradan eklemiştim 🙂 Ebru’nun en sevdiğim özelliklerinden birisi tabi ki FENERBAHÇELİ olmasıdır 🙂 Ebru ile de Fenerbahçe maçında tanıştık. Bu maç bizim için ayrı önemliydi hem denizci eşleri olarak gidecektik hemde birbirimizle tanışacaktık. Ebru Kocaelinden geldiği için stadın içinde tanıştık. O günde hastalanmıştı hava çok soğuktu ailesiyle gelmişti yanımızda uzun bir süre durduktan sonra ailesinin yanına geçti. Ancak geldiği gün biraz çekingen geldi bana bizden yaşça küçük ancak bizim kadar olgun bir kız, biraz da çatlak 😀 eli maşalıdır valla Taha sefer uzatacaktı uzatamazsın dedi geleceksin dedi Taha geldi 😀 İşin şakası tabi çok üzüldü seferin uzamasından sevdiği de ona kıyamadı ama Ebrunun da eli maşalı olmasının etkeni olduğunu düşünmüyor da değilim 😀 O günden sonra buluşma fırsatımız olmadı Ebru’yla. Tabi biz internet üzerinden de olsa çooook sohbet ettik. Ebru ile az arabesk geceleri yapmadık 😀 Sabahlara kadar abuk sabuk şarkılar dinleyip birbirimize armağan ediyorduk. İbrahim Tatlıses, İsmail Yk, Müslüm Gürses, Güllü 😦 aklınıza gelebilecek anlamlı, anlamsız insanı intihara sürükleyecek ya da bu şarkıyı nasıl dinlerim dedirtecek her telden dinledik diyebilirim. Müzik tarzım değişecekti az kala 😀 Sevgilim geldiğinde beni damara bağlamış bir manyak olarak görecekti 😀 (Dipnot canım çekti şuan Müslüm babadan Acımıyorsan şarkısını dinliyorum Ebru sana gelsin 😀 ) Ebru ile en komik anımsa Brezilya mevzusu idi. Sevgilimin Brezilyaya ineceği gün sabaha kadar Ebru,Cansu ve Ben konuşmuştuk. Taha da Brezilyaya doğru yol alıyor sevgilim ise Brezilyadaydı ve karnaval vardı 😀 Hatunlar kızlar derken ikimizin de kıskançlık damarları kabarmış tabi 😀 Ben ona o bana saydırıyoruz senin sevgilin gidecek kızları görcek melezler hatunlar falan sen burada göremiyorsun ben ona asıl sen kork seninki gitmeyecek mi falan diye atışıyorduk 😀 Sonra konu nerelerden nerelere geldi şurada yazsam sizleri krizlere sokabilir her konuşmada kahkaha atıyordum en son gecenin dördünde babam gelip kızım manyakmısın diyene kadar kahkahalarım devam etti sonra da yastığa kafamı gömüp gülüyordum o kadar güzel bir gündü sağolsunlar üzerimdeki tüm stresi aldılar 😀 Ebru çok şanslı bir kız valla sevgililer gününde bir sürü hediye kapmıştı facebook yarışmalarından 😀 Maçta bile o gelmeden önce bizi bir sürü gazeteci çekmişti ancak o geldiğinde çekilen resmi gazeteye koymuşlardı 😀 Çok ballı çok 😀 Henüz Taha ile tanışmadık 😀 Kısmet ne zaman olur bilemiyorum buradan kendisine sesleniyorum 🙂

Ebruyu da al gel 🙂

Categories: Denizci Sevgilileri | 7 Yorum

Denizcinin Her Limanda Sevgilisi Olur Mu?

Sevgili denizciye gönül veren ya da bir denizciye gönül vermek üzere olanlar öncelikle selamlar size olsun 🙂

Bugün bu konuya değinmek istedim. Neden mi ? Google aramalarında en çok ziyaretçi aldığım soru bu “Denizcinin Her Limanda Sevgilisi Olur Mu?” 🙂 Bu aramayı görünce güleyim mi üzüleyim mi bilemiyorum. Birincisi google bunu aratmayın o herşeyi bilmez size yanlış şeyler söyler abuk sabuk sitelerde abuk sabuk insanların dialoglarını görür üzülürsünüz yolda kime sorsan her limanda vardır der çünkü bilmez. Yukarıdaki resimden de anlaşılacağı gibi herkes denizciye başka gözle bakar ailesi ve sevdiği insan bilir neyin ne olduğunu.

Bu korku Öyle Bir Geçer Zaman Ki dizisi yüzünden de pekişmiştir zannımca 🙂

Mevzunun teknik konularına gelirsek,

Sevgilim ile yaşadığım ilişki üzerine konuşuyorum zira diğer denizci eşlerinin de aynı şeyi yaşadıklarını gözlemliyorum.

  1. Gemiler limanda eskiden çok uzun süre kalırlarmış ancak devir değişti artık yüklemeler daha hızlı yapılıyor bu nedenle gemiler limanlarda çok uzun süre kalmıyor.
  2. Sevgilim 3.mühendis olduğu için limanlarda dışarı çıkması çok zor oluyor. Gemilerde hiyerarşik sistem var. Askeriye gibi 2.mühendis dışarı çıkacaksa 3.mühendis gemide kalmak zorunda Çarkçıbaşıydı 2. mühendisti derken sevgilim limana inmeden gemi kalkıyor 🙂
  3. Ayrıca şu var ki limanlarda daha çok çalışırlar çünkü seyire çıkmadan önce herşey kontrol edilir hatta uyumadıkları günler olur bu tempo yüzünden.

Uzun lafın kısası teknik olarak limana inip de bir kızla birlikte olup ona hayaller kurdurup aşk yaşayacak vakitleri olmuyor.

Mevzunun kişilik olayına gelirsek,

  1. Bir insanın nefsi kötüyse karakteri bozuksa ve kendinden emin değilse karı kız meraklısıysa o insanın uzaklara gitmesine gerek yok dibinizde de olsa sizi aldatabilir. Zaten böyle bir insanı da kör değilsiniz ya anlarsınız tanırsınız denizci olmasına gerek yok onlar her yerde var.
  2. Sevgilim limana inince ilk yaptığı nete gelip benimle konuşmak oluyor. Uzun seferler sonunda sesini bile duyamadığı sevdiği insanı,ailesini görmek istiyor. Hiç gemilerin makine dairesindeki sesi duydunuz mu bilmem o kadar gürültülüdür ki bütün gün makine dairesinde kan ter içinde çalışmaktan kendilerini kamaralarına zor atarlar ufacık bir kamarada sallana sallana günleri ayları geçirirler. Karaya çıkmak onlar için ilaç gibi birşey. Bu durumda olan adam karı kıza gidip sevgili mi yapmayı düşünür yoksa hemen sevdiklerini görmek hasret gidermek mi ister?

Eğer ki sevgiliniz seferdeyken sizi aldatmışsa o sizi sevmiyordur ne de olsa her limanda bir sevgilisi var düşüncesiyle kendinizi avutmayın ihanetin sebebi denizci olması değil sizi sevmiyor olmasıdır. Gerçekten seven insan aldatmaz vesselam benim sevgilime güvenim sonsuz çok şükür. Karakteri kişiliği dört dörtlük biri. Sizler de sevdiğiniz beklediğiniz insanları iyi tanıyın. Öyle abuk sabuk korkulara kapılıp googlelarda oralarda buralarda bu soruyu sorup durmayın zira kendinden emin olan bunlara gerek duymaz

Şunu da büyük harflerle eklemek istiyorum DENİZCİ SEVMEK BAMBAŞKA yaşamayan bilmez 🙂
Çünkü onlar özeldir. Sabırlıdır, saygılıdır hasret doludur denizciyi sevmekten korkmayın 🙂

Güzelliklerini yaşayın 😉

Categories: Denizcilik | 1 Yorum

WordPress.com'da Blog Oluşturun.